8/26/2008

Ofis Kahvaltısı 2

Simit, poğaça, açma, çatal bir yana elbette tostun da hakkını teslim etmek gerekiyor. Tost derken, yazıhanenin kapısını açtıktan hemen sonra ama bilgisayarı açmadan hemen önce bizim dükkanın yakınlarında her sabah yaklaşık 400-500 kişinin tost siparişi verdiği ucuz margarinin adeta damardan şırıngalandığı büfede yapılan tosta.

Ey yemek tarifi ararken buraya düşen bahtsız okur, belki de aradığın tarif buradır bir umut aşağıya bak. Sana tost tarifleri vereceğim.

Öncelikle karakterlerimizi ismen tanıyalım.

1) Kaşarlı Tost
2) Çift Kaşarlı Tost
3) Sucuklu Tost
4) Kaşarlı Sucuklu Tost
5) Çift Kaşarlı Sucuklu Tost


Aslında istediğiniz tosttan başlayabilirsiniz ama ben eski alışkanlıklardan ötürü 1'den başlayacağım.

1) Kaşarlı Tost



Bu tostu yapmak için bir tost makinesine, biraz taze kaşara iki adette tost ekmeğine ihtiyacınız var. Gayet ekonomik bir tosttur kaşarlı tost. İki adet tost ekmeğinin arasına taze kaşar koyar, sonra içine taze kaşar konmuş ekmek dilimlerini arada kaşar, üstlerde ekmekler kalacak şekilde tost makinesine koyarsınız. Tost makinesinin kapağını kapatırsınız ki açık kalmasın. Sonra fişe takarsınız ki tost makinesi çalışabilsin. Elektrikler kesik değilse ve tost makinenizde sorun yoksa 3-5 dakka içinde kaşarlar erir siz de tostunuzu alırsınız, sıcak gelirse peçeteyle tutun yoksa çıplak elle de yiyebilirsiniz. Ekmekler biraz daha gevrek olsun derseniz ekmeklerin üstte kalan, tost makinesi ile temas eden kısımlarına yağ sürebilirsiniz. Katı yağ olsun. Zeytinyağı ya da ayçiçek yağı dökmeyin etraf kirlenir saçma olur.

2) Çift Kaşarlı Tost



Çift kaşarlı tostu yukarıdaki fotoda ağzımda görüyorsunuz. Kaşarlı tosttan temel farkı peynir miktarındaki dramatik farklılıktır. Kaşarlı tost tarifini sabit tutup, peynir miktarını arttırırsanız çift kaşarlı tost elde edersiniz.

3) Sucuklu Tost



Dikkatli okurlar fark edeceklerdir, sucuklu tost'un ekmeği daha farklı. Ama siz isterseniz bu köşeleri oval ekmek yerine kare tost ekmeğinden de faydalanabilirsiniz. Paşa gönlünüz bilir.

Sucuklu tost'un kaşarlı tosttan iki temel farkı bulunur içinde peynir yerine sucuk bulunması ve fiyatının biraz daha pahalı olması. Genelde sucuklu tost 3 YTL'dir. Ama bu konuda Türkiye'de bir standart uygulama bulunmamaktadır. Bazen 2.5 YTL bazen de 3.5 YTL olabilir. Bu konuda coğrafi konum ve kullanılan malzemenin kalitesi belirleyicidir.

4) Kaşarlı Sucuklu Tost



Tost aleminde kaşarlı sucuklu tost bol malzeme kullanımı ile dikkat çekmektedir. Daha çok malzeme daha çok lezzet mantığı zaman zaman yolda kalsa da çoğu zaman tutarlı ve mantıklı bir görüştür. Kaşarlı tosttan farkı içinde bulundurduğu sucuk, sucuklu tosttan farkı ise içinde barındırdığı kaşardır. Tost ekmeklerinin oranı ise diğer tostlarda olduğu gibi gene 2'dir.

Bazı alternatif yapım şekilleri mevcuttur. Mesela yukarıdaki örnekte tost makinesi yerine ütü kullanımını görüyoruz. Tırtıklı ekmek sevmeyen, düz ekmek isteyenler için tercih nedeni olabilir. Üstelik buharda pişirme tekniğinin uygulandığı bir yemek olarak da görülmektedir.

5) Çift Kaşarlı Sucuklu Tost



Tostların kralıdır çift kaşarlı sucuklu tost. Hem bol peynir hem sucuk hem de 2 ekmekten oluşur. En değerli tosttur. Her yerde bulunmaz yani mönü de yazmaz ama siz isterseniz size yaparlar merak etmeyin. Yeter ki siz istemesini bilin, biraz maceracı olun, çift kaşarlı sucuklu tost olur mu demeyin.

Şakralarınız açık, Auranız lezzetle dolsun...

8/25/2008

Ofis Kahvaltısı

Bizim yazıhanede outlook'ta bir sorun var. Maillarım açılmıyor. Bu aradan istifade uzun süredir tüyü bitmemiş yetim bıraktığım blog'uma bir bakayım dedim.

Nicedir iş yerindeki salak kahvaltı ritüelinden bahsetmek istiyordum. Salt sigaraya altlık olsun, adet yerini bulsun, kahvaltı yaptın mı sorusu cevap bulsun diye yapılan kahvaltılar. Ofiste masa başında, kırıntıları döke saça, sallama çay ya da iğrenç nesgayfe eşliğinde yapılan (lüküs hayet modeli için bkz: cam şişede dimes) keyifsiz öğünler. Bu öğünlerde başrol oynayan katı yiyecekleri sırayla tanıyalım.Birincisi ve en önemlisi, yıllardır Levent Kırca ve türevi 60 IQ'lu skeçlerde memur tiplemesinin ana aksesuarı olmuş (evet ev kadınınkisi pazar filesi) simitten bahsediyorum. Simit ve sade karper olarak da genişleyebiliriz ama temelde karpersizde hayatta kalabildiğinden simiti biraz daha ön plana çekip bu tatsız kahvaltıların esas oğlanı yapmak istiyorum. Esas oğlan diyorum zira hepimizin kabul edeceği gibi simit erkektir yani das simit (what the f.ck is the smiths matey). Simitleri de kendi içinde pastane simiti ve sokak simiti olarak ikiye ayırabilir ve simit palaslar için bir iki dakikalık opsiyonel saygı duruşunda bulunabiliriz tabi bunlar hep izleyici takdiri. Ey uzun süredir kendime hasret bıraktığım okur, sizler benim velinimetimsiniz. Alkış alkış alkış alkış....


Dediğim ve sinir bozacak kadar uzattığım üzere simit benim uzun favori kahvaltılığımdır. Pazartesiden cumaya hergün tekrarlanan gereksiz sözde kahvaltı tasarısında sağ kolumdur, benim sol ayağımdır. Araya ne zeytin ne de karper alırım onunla başbaşa kalmayı tercih ederim. Ama neye çok gülüyorum biliyor musun sevgili okur, yeni modernize sokak simitçilerindeki maşa kullanımına. Maşayla alıp sarıyor hatta bazılarında ele takılmış el bonesi (ki kendisine kimi yörelerde şeffaf plastik eldiven de denir) bile mevcut. Hijyenden bone ve maşa anlayan bir nesil yetiştirdin sayın Dündar. Selam olsun size ve hodri meydan'dan arenaya uzanan araştırmacı gazeteciliğe..

Araştırmacı gazetecilik: Kamuda rüşvet ve boklu pastane üzerine yapılan, karton kapaklı daktilo edilmiş belgelere (belge = dosya kağıdı) dayalı bir tür paparazzi.

Vakit kaybetmeden devam ediyorum çünkü outlook sorunum çözüldü. Simitten sonra poğaça gelir. Önceleri simit vardı daha sonra poğaça bilinmek istedi. Boy boyladı soy soyladı.

Şeklen iki tip poğaça vardır. Birinci tip ve ikinci tip.

Birinci tip



İkinci Tip



Ey bloglarda poğaça tarifi ararken buraya düşen talihsiz okur artık sen de bu toprakların bir evladı sayılırsın, koynumuzda uyusunda büyüsün ninni...

Bir de üçüncü tip vardır ki onun fotoğrafını buraya koyamayacak kadar rahatsız oluyorum görüntüsünden, şayet onun fotosunu buraya koyarsam bir daha kendi blog'umu okuyamamaktan korkuyorum ki bir blog yazarının en büyük eğlencelerinden biri aylar ve hatta yıllar önce yazdıklarını okuyarak "zamanında ne salak şeyler yazmışım oysa şimdi ne kadar süperim" diyerek böbürlenmektir. Oysa bu yazdıklarının da üzerinden aylar yıllar geçtikten sonra ne kadar da salakmışım sözü az önceki satırda geçenler için sarf edilecektir lütfen sarf malzemelerini dikkatli kullanalım çevre kızıyor. O dehşet verici görüntünün sahibi neredeyse 3. bir tip poğaça olan sözde kahvaltılık ise börekçilerde satılan bol yağlı kabuk kabuk poğaçadır ki çay yerine soda ile tüketilmesi elzemdir şifadır. Şifa kelimesini çok seviyorum daha sık kullanmalıyım, maden suyu içenlere şifa olsun diyiniz.

Poğaça'nın ardından sevgili dostumuz açma ile kahvaltı mönümüze devam edelim.



Görüldüğü üzere pek de matah bir şey olmayan açma temelde bir emir gibi dursa da (o kapağı açma fena olur yoksa) aslında hiç de emir veren bir havası yoktur. Pastane kokar ve soğuyunca çok kötü olur. Diğer herşey gibi sıcakken yendiğinde çekilebilir ama soğukken çok nemruttur. Bunun da yağlısı beterdir sıcakken bile çekilmez bir de bu aralar gerçekten havalar çok sıcak.

Son olarak diğerlerinin yanında sönük kalsada tuzlu severlerin gözdesi çataldan bahsetmemek ayıp olur. Ben hiç sevmem kendisini ama sevenleri çok biliyorum daha underground bir kitle simit karper tayfasından değiller ya da poğaça mı açma mı rap mi metal mi tartışmalarından uzaktalar. Kendi hallerinde kötü ofis kahvaltılarını çatal ile yapıyorlar. Çatal yiyenlerin listesini açıklardım açıklamasına ama yargıya müdahele etmek istemiyorum ne de olsa zor zamanlardan geçiyoruz birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacımız var.



Eveeet gelelim ofis kahvaltısının sonuna. Afiyet olsun demeden önce sizlerin de kendi kendinize sorduğunuzdan emin olduğum bir soruyu müsadenizle ben de kendi kendime sormak istiyorum. Pekala bay/bayan ukala, sen kahvaltıda ne yiyorsun?

Gülücük, kahkaha, kahkaha... Ben mi ne yiyorum. Bunu bilemeyecek ne var? Elbette croissant ya da anlayacağınız şekilde söyliyelim kruvasan...

Hepimize yarasın...