Bir süredir elimde Alain De Botton'un Status Anxiety adlı "aslında benim derdim kişisel gelişiminiz değil sadece olaylara biraz da bu açıdan bakmaya ne dersiniz üstelik ben burnu büyük bir entelektüel değilim ey insanlar!" kitabı var. Metin pek çok açıdan tatmin edici değil açıkçası ama şayet bu sayfayı okuyan birileri varsa kitapta görünce çok eğlendiğim bir reklamı sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında görselini tepeye koymayı çok isterdim ama bulamadım. Zaten görselliğinden çok yazılı mesajıyla vurucu. Bir duvarın köşesinde suratı bize dönük kel, kısa boylu ve papyonlu bir adam (sanırım davet gibi bir yerdeler) gülümseyerek sol elini sırtı bize dönük, suratını göremediğimiz ama genç olduğunu her halinde anladığımız siyah takım elbiseli, uzun boylu ve kısa boylu yaşlı kel papyonlu adama göre yakışıklı bir delikanlı'nın omzuna koyuyor. Genç ve başarılı karakter elinde bir şampanya kadehi tutuyor. Gördüklerimiz bu kadar. Şimdi okuyoruz.
Eddy was determined to escape the mailroom
Ed volunteered for anything he could volunteer for
Edward caught his boss's eye with a shrewd business proposal
Mr. Edward Parks' marketing genius catapulted sales skyward
President E.Parks tells people "Please call me Eddy"
sonra vurucu mesaj NEVER SETTLE
Kıssadan hisse senedi saati. Evet buradan ne anlıyoruz? Forbes Capitalist Tool dergisi bize soyadımızı kazanmamız için kariyerimizde başarılı olmamızı, patronumuzu yalamamızı ve olabiliyorsak da devlet başkanı olmamımızı salık veriyor. Ancak bu şekilde soyadımızla anılacağımızı başka türlü ismimizin sadece ilk ya da şanslıysak iki hecesinin söyleneceğini ve bu şekilde çağrılacığımızı söylüyor. Peki ya Dedem Korkut?
Dedem Korkut ki kendisi bundan sonra Korkut olarak korkutacaktır bizleri ilkokul sıralarından bildiğimiz üzere dili döndüğünce bizlere kahramanlık yapmamızı söyleyip durmuştur. Kahramanlıktan anladığı da kah ayı boğmak, kah tek elle yaban domuzlarıyla güreşmek ve elbette bu tuhaf spor müsabakasından galip çıkmak, kahkahsa tankla girmeye korkacağınız ormanlara donla girip canavar avlamaktır. Kahramanlığı tanımı basit ama şartlar göz önüne alındığında etkilidir. Korkut'a göre ancak ve ancak yapacağımız bu gibi delice kahramanlıklarla "adam" olabiliriz. Adımızı bu tip saçma davranışlarla hak edebiliriz. Bunu kendisinin yaşına hatta bunaklığına verebilir bu şekilde Korkut Efendi'yi mazur görebiliriz. Ne de olsa Korkut dedemiz yaşında bir adamdır.
Bütün bunların yanında bir de David Bowie var. Yıllar önce bir dost sohbetinde (sanırım bir paragraf boyunca Dede Korkut'tan bahsetmek bile "dost sohbeti" sözcüğünü kullanmama yetti şimdiden uygar dünyadan özür dilerim) buyurduğumuz üzere Alman'ı makbul olan. Kahramanlık konusunda kendisi şöyle buyuruyor. Ben bu yorumu kendime daha yakın buluyorum:
We can beat them
Just for one day
We can be heroes
Just for one day
Saygılarımla
Şarkı: The Guess Who - Sour Suite (1971)
7 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder