1/31/2009

Dublin Dublin...



Dublin'e gidemez oldum yıldızlar şahidim
Yıldızlar uzak anlatmak zor...

The Dubliners'ın şehirden anladığı bizim toprakların sözde en iyi şarkı sözü yazarlarının ağlaklığından çok daha taşaklı olduğundan mı onları seviyoruz yoksa alkol hakkında türküler söylemenin dayanılmaz lame çekiciliğinden mi tam olarak emin değilim. Son kertede folksever (ingilizcesiyle beraber çakma bir kelime oyunu olarak da alınabilir) bir insan değilim ama yine de bu Dublingillere hastayım. Irish blood English heart durumundan muzdarip olmakta hedef şaşırtmıyor değil tabi. Neyse... Bundan uzun uzun yıllar önce ilk kutladığımız St. Patrick gününün akabinde o tarhte ve o saatte ve hatta o amaçta kalabalık sayılabilecek bir kitleyle merhum yazarın pub'ına yürüdüğümüz andan itibaren bu Rover süpürür döver dayılar kalbimizde daha da farklı bir yere sahip oldu. Hatta Whisky in the jar'ı Metallica sıçmadan önce okulda şurda burda ahkam kesme zevkini de bize tanıdıkları için kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz. Aşağıdaki seçkiyi dinleyecekleriniz olacaktır. 56 şarkı kuru kuru gitmez. Bir süre sonra gerçekten alkole ihtiyacınız olacak, yeterince alkol alınca da çalanı duymamaya başlayacaksınız. Bu yüzden araba kullacaksanız bugün ehliyetini seven kendine küfe seçsin...

Eyvahlar olsun nasıl da geçmiş yıllar?



Kapak hakkında fazla yorum yapmak istemiyorum zira herşey belli, Madam Tuso mozu. Hatta Fred Perry olmasa Muro bile derdim ama Davos ruhunu zedelememek için susuyorum. Albüm ringleader of the tormentors'un devamı olamayacak kadar bile kötü. Elle tutulur tek bir şarkı var o da kassan ıssız adama fon müziği olur. Bir daha Morrissey dinlememek için iyi bir başlangıç diyorum.

İsyana kaçan düzeltme 1: Abicim ne yaptın sen ya!!!!!

Af dileyen düzeltme 1: Aslına bakarsanız Carol'a biraz haksızlık ediyorum sanırım.


<